Postmodernizm Sözlüğü Dicle Üniversitesi Felsefe Kulübü ve Felsefe Bölümü Felsefe Tarihinde “Özne Problemi” Seminerleri’, V’nci Oturum 20 Mayıs 2009 Lyotard'ın "Postmodernizmi Tanımlamak" yazısını da çevrilmiş ve yayınlanmış haliyle buradan indirip okuyabilirsiniz. Keyifli okumalar. Dr. Bal. |
Akıl: İng. Reason, Alm: Vernunft : us. Anlak: (ing. understanding, Alm. Verstand). anlama yetisi. Anlıksal: Zihinsel. Artsürem (diakronik): Zaman içinde bir öğenin yerine bir başka öğenin geçmesidir. Biçimsel koşul: Foucault’ya göre: görüngüsel olan. Görüntüyle aklın birleşimiyle ortaya çıkan biçim. Biyoiktidar: Foucault’ya göre: bedenlerin zaptedilmesini ve nüfusun kontrol edilmesini başarmak için çeşitli tekniklerin uygulanışındaki bir patlama aracılığıyla düzenleme pratiğine işaret eden bir terimdir. Örnek: sağlığın, ailenin, normalliğin düzenlenmesi. Bricolage: yaptakçılık. Dekonstrüksiyon: Yapıbozum, yapıçözüm, yapısöküm. 20’nci yüzyılın üçüncü çeyreğinde Fransız filozof Jacques Derrida tarafından kurulmuştur. De-limitation: Sınır parçalanması Différance: ayıram. Derrida’nın öne sürdüğü yeni bir terimdir. Difference (İng.): ayrım, fark. Differer: İki anlamı vardır. Birincisi erteleme ya da sonraya bırakma, öteki anlamı özdeş olmama, başka, ayırt edilebilir olmadır. Dil Oyunları: Lyotard’a göre: postmodern bilimin yöntemi. Dizelge: Saussure’e göre: dili bir adlar dizini olarak niteleyen düşünce. Dizge: Sistem. Dream work: düş yorumu. Almanca: Traumdeutung. Ekspresyonizm (Dışavurumculuk, ifadecilik): 20.yy’ın başında Empresyonizme tepki olarak doğmuştur. İnsanın iç duygularını anlatmaya önem veren bir akımdır. Almanya’da bu akım özellikle Naturalizmin doğayı olduğu gibi kopya eden tutumuna ve İzlenimciliğin dış dünyaya bağlılığına bir tepkidir. Empresyonizm (İzlenimcilik): 19 yy’ın sonlarında Fransa’da doğan sanat akımı. Dış dünyanın sanatçıda bıraktığı izlenimleri anlamayı amaçlamıştır. Monet, Cézanne, Rilke vb. Dış dünyayı olduğu gibi değil de algıladıkları biçimde anlatmayı amaçlamışlar. Eşsürem (senkronik): Zamandaş öğeler arasındaki bağıntıdır Etnosentrik: Etnik-merkezli Fenomen: görüngü. Fonetik: sessel. Fonoloji: dillerin ses sistemlerini araştıran bilim dalı. Fonosentrik: Ses-merkezli Fütürizm (Gelecekçilik): 20 yy’ın başlarında İtalya’da doğmuştur. Kurucusu İtalyan şairi Marinetti’dir. Fütürizm yaşamdaki sürekli değişimin ve teknolojik biçim alan dünyanın sanata da yansıması gerektiğini düşünür. Ressam Carlo Carrà, Gino Severini, Giacomo Balla, heykeltraş Umberto Boccioni. Fütüroloji: gelecekbilim. Gnothi southon: Grekçe “Kendini bil” (İng. “know yourself’) Gösteren: imleyen. Gösterge: Bir şeyi belirtmeye yarayan şey, belirti, im, işaret. Grammatoloji: Derrida’ya göre yazıbilim. Gramme: Yazı. Gramatoloji’nin en küçük birimini ifade eder. Helosentrik: güneş merkezcil. Hermeneutik (yorumbilgisi): Hermeneutik adı, Grek mitolojisinden tanrı Hermes’ten gelir. Tanrıların habercisidir. Yorumbilgisinin kurucusu Schleiermacher ve Dilthey’dir. 20’nci yy’daki temsilcisi Gadamer’dir. Genel olarak insanın eylemlerinin, sözlerinin, yarattığı ürünlerin ve kurumların anlamını kavrama ve yorumlama sanatı. Heterojen: farklı öğelerin birbirlerine karışmadan biraradalığı. Hipergerçek: Baudrillard’a göre: bir gerçeğin tüm yönlerini en iyi şekilde taşıyan imge. Holism: bütünlükçülük. Homojen: farklı öğelerin tek bir öğede eritilmesi. Homoloji: benzeşim. Kerigma: Dua ya da İsa’nın bildirileri. Kerigmatik: Dualarla ve İsa’nın bildirisiyle ilgili olan. Kökenbilim: (ing. Geneology). Foucault “kökenbilim”den “arkeoloji” olarak da söz eder. Foucault’ya göre: tarih aracılığıyla insanların ve toplumun gelişimini tarihsel boyutuyla, arşivsel olarak inceleyen bilimdir. Bu bilim özneyi incelerken onu yapılandıran bilginin, söylemlerin, nesne alanlarının nasıl kurulduğunun çok yönlü bir dökümünü yapar. Kübizm: 20 yy başlarında Empresyonizme tepki olarak doğmuştur. Pablo Picasso ve Georges Braque tarafından kurulmuştur. Dış dünyadaki nesnelerin yalnız görünen değil görünmeyen taraflarını da göstermeye çalışır. Nesnelerin tek bir bakış açısından betimlenmesine karşı bir çok bakış açısından farklı betimlenişler aynı yüzeyde anlatılırlar. Nesneler soyut bir form içinde çözülür ve parçalanırlar. Bütünlüklü bir derinlik algısını kırarak rasgele açılar kullanılır. Le’gramme: Derrida’ya göre: dokusal yada metinsel birim. Linguistik: doğal dilleri inceleyen bilim. Logosentrik: söz ya da akıl merkezcil. Metafor: bir şeyi başka şey ile benzetmeye, kıyaslamaya, anlatmaya yarayan mecazlardır. Mevcudiyet metafiziği: Dolayımsız olarak hiçbir şeye ihtiyaç duymaksızın gerçekleşmiş varolmaya dayanır. Örneğin Platon’un idea kuramı. Modern: Latince bir sözcük olan “modo”(son zamanlar, tam şimdi)’dan türetilen modernus teriminden gelen düşüncedeki açıklık ,özgürlük,otoritelerden bağımsızlık ve en yeni en son dile getirilmiş düşünceler üzerine bilgi anlamına gelen sıfat. Modern sözcüğü, ayrıca, Aydınlanma dönemine ait aklın ürünü olan rasyonel bilim anlayışının ve yönteminin her alana uygulanması. Modernite, Modernizm: 20 yy’ın başından 60’lı yıllara kadar düşünce ve sanat alanında görülen yenilikçi hareket. Genel anlamda gelenek ile karşıtlık ve ondan kopuşun bireysel, toplumsal ve politik yaşam alanlarının tamamındaki dönüşümü ya da değişimidir. Modernizm genel olarak geleneksel olanı yeni olana tabi kılma tavrı. Montaj: Latince “dağa tırmanmak” anlamına gelen montare ile Fransızca “yukarıya çıkmak”, “yerleştirmek”, “donatmak” anlamına gelen monter kavramından gelir. Sanat alanında “montaj” kavramıyla, bir sanat yapıtına, daha önceden biçimlendirilmiş, “yabancı” –özellikle gerçek dünyadan alınan– parçaların eklenmesi anlaşılır. Bu yolla sanat yapıtının organik oluşumu kesintiye uğratılır ve sanat yapıtı için uydurma bir uzam açılır. Bütün sanat türlerinde eşit ölçüde geliştirilen ve böylece değişik biçimler alan montaj ilkesi, avant-garde sanatçıların en önemli tasarımlama tekniklerinden biridir. Bkz. Wolfhart Henckmann ve Konrad Lotter, Lexikon der Ästhetik, Verlag C.H. Beck, Münih, 2004, s. 251. motricity: yapının bütünlüğü içinde işlev kazanan hareket, örneğin kas hareketi. Neo-gerçek: Baudrillard’a göre: postmodern simülasyon düzenine ait gerçek. Oikesis: Grekçe (Eski Yunanca): Mezar. Derrida bütün metafizik tarihini ölü olarak önünde bulur. Metaforik bir dille, Différance bu mezarlığın bekçisidir. Ontolojik: Varlıkbilimsel. Onto-teoloji: varlık-tanrıbilim. Heidegger’e göre “metafizik” bir “onto-teoloji”dir. Bu nedenle Heidegger kendisini “metafizikçi” olarak değil “düşünür” olarak tanımlar. Özdeksel: Maddesel. Paraloji: Lyotard’a göre: aklın kendisinin yapılarını kaydırmak ve dönüştürmek için kurulmuş bozuk ya da kasıtlı olarak çelişkili uslamlama. Pharmakon: Platon’un Phaidros diyaloğunda geçer. İlaç, deva, ecza anlamına gelir. Physis: Grekçe Doğa. Postyapısalcılık: Yapısalcılık eleştirisi veya sonrası Psikanaliz: Freud’un hastalarını uyanık durumda düşünce düzeni ve toplum değerlerini gözetmeksizin özgürce konuşturarak, hastaların içsel engellerini yenebilmelerini, unutulmuş anılarına inebilmelerini sağlayan alandır. Yöntemi “serbest çağrışım”dır. Psikoterapi: Genel anlamıyla ruhsal sorunların veya davranış bozukluklarının yok edilmesi veya azaltılması amacıyla kullanılan her türlü yönteme psikoterapi denmektedir. Romantisizm: 19 yy’ın ilk yarısında modern felsefeye tepki olarak gelişmiştir. Temsilcileri Goethe, Hamann, Herder, Humboldt, Schiller, Hölderlin, Novalis ve Schelling. Sanatın idealleştirme ya da genelleme olmadan tikel ve somut olana yönelmesi ve doğanın uyandırdığı duyguları gözlemesi ve aktarması gerektiğini düşünürler. Semantik: Anlambilim Semioloji: Göstergebilim Semiotik: Göstergesel Sibernetik: güdümbilim. Simulakr: Baudrillard’a göre: gerçekle hiçbir ilişkisi olmayan, kendi kendisinin imgesi. Simülasyon: Baudrillard’a göre: simulakrların birleşmesinden meydana gelen evren. Sürrealizm (Gerçeküstücülük): Kurucusu Fransız edebiyatı şairlerinden ve ruh doktoru Andre Breton’dur. Amacı bilinçaltının sanata yansıtılmasıdır. Tanrıbilimsel: Teolojik Teknopastoral: dünyanın teknolojik bir çerçeve içinde anlaşılması. Telos (Grekçe): Erek, amaç. Thamus: Mısır mitolojisinde tanrı-kıraldır. Platon’un Phaidros diyaloğunda adı geçer. Theuth: Platon’un Phaidros diyaloğunda adı geçer. Bu tanrının kutsal işareti, İbis kuşudur. Bu tanrı sayıyı, hesabı, geometriyi ve astronomiyi, ve yazıyı (grammata) bulmuştur. Yapısalcılık: İng. structuralism: İnsan bilimleriyle ilgili olarak özel bir alanı birbiriyle bağıntılı parçaların karmaşık bir dizgesi olarak çözümlemeye çalışan girişim. Ferdinand de Saussure’ün (1857-1913) dilbilim alanındaki çalışmalarıyla başlamıştır. Yol-açma: Alm. Bahnung, Alm. Bahn: yol. Hazırlayanlar: Metin Bal, Hüseyin Üngür, Sema Sökmen, Dilnur Kılıç, Ebru Karakoç. |